Depreme dayanıklı ev arayışı, Türkiye’de artık bir tercih değil zorunluluk haline geldi. Ancak bir evin gerçekten güvenli olup olmadığını anlamak, çoğu zaman ilanlarda yazan birkaç teknik ifadeden çok daha fazlasını gerektiriyor. Yeni yapılmış olmak ya da “deprem yönetmeliğine uygun” ifadesi tek başına yeterli gelmiyor. Asıl önemli olan, yapının hangi kriterlerle ve ne kadar güvenlik payı ile tasarlandığıdır.
Depreme dayanıklı ev; deprem anında kontrollü şekilde hareket eden, taşıyıcı sistemi hasar alsa bile çökmeden ayakta kalmayı hedefleyen ve can güvenliğini öncelik alan yapıdır. Bu yaklaşımın temelinde Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği yer alır. Yönetmelik, binaların deprem yüklerine nasıl maruz kalacağını, bu yüklerin nasıl hesaplanacağını ve yapıların hangi performans hedefiyle tasarlanması gerektiğini tanımlar. Ancak yönetmelikte yer alan en kritik kavramlardan biri, çoğu zaman gözden kaçan bina önem katsayısıdır.
Bina önem katsayısı, bir yapının deprem hesaplarında ne kadar yüksek güvenlik payı ile ele alındığını gösterir. Standart konut projelerinde bu değer genellikle 1,0 olarak kabul edilirken, bazı yapılar 1,5 bina önem katsayısı ile tasarlanır. Bu, binanın normal bir konuta göre yaklaşık %50 daha yüksek deprem etkileri dikkate alınarak projelendirildiği anlamına gelir. Taşıyıcı sistem daha güçlü kurulur, güvenlik katsayıları artırılır ve deprem sonrası oluşabilecek hasar sınırları çok daha aşağıda tutulur. Bu yaklaşım genellikle hastaneler ve halk için kritik yapılar için uygulanır; konut projelerinde tercih edilmesi ise üst seviye bir güvenlik anlayışını gösterir.
Art Royal Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Tolga Çehreli, Royal Silva’da güvenli yapı yaklaşımını şu sözlerle özetliyor:
“Bina önem katsayısı, bir yapının deprem karşısında ne kadar yüksek güvenlik payıyla ele alındığını gösteren en önemli kriterlerden biridir. 1,5 bina önem katsayısı, binanın standart bir konuta göre çok daha yüksek deprem etkileri hesaba katılarak projelendirilmesi anlamına gelir. Biz Royal Silva’da, insanların yalnızca deprem anında değil, depremden sonra da evlerinde kendilerini güvende hissetmelerini hedefledik. Bu nedenle projeyi en başından itibaren yüksek önem katsayısı ve güçlü taşıyıcı sistem anlayışıyla ele aldık.”
Depreme dayanıklı bir evde yalnızca hesap yöntemi değil, kullanılan malzeme kalitesi de belirleyicidir. Bu noktada C40 beton gibi yüksek dayanım sınıfına sahip betonlar öne çıkar. Yüksek basınç dayanımı sunan bu beton sınıfı, taşıyıcı sistem performansını artırır ve yapının uzun yıllar boyunca yapısal direncini korumasına yardımcı olur. Özellikle 1,5 bina önem katsayısı ile tasarlanan yapılarda, yüksek dayanımlı beton kullanımı bir tercih değil, mühendisliğin doğal bir sonucudur.Royal Silva’da depreme dayanıklı ev yaklaşımı, sonradan eklenen bir özellik değil, projenin temel çıkış noktası olarak ele alınmıştır. 1,5 bina önem katsayısı esas alınarak tasarlanan yapı sistemi ve C40 beton kullanımıyla oluşturulan güçlü taşıyıcı yapı, deprem yönetmeliğinin minimumlarını değil, üst sınırlarını hedefler. Çünkü gerçek güvenlik, yalnızca deprem anında değil, deprem olmadığında da insanın yaşadığı evde kendini huzurlu hissetmesidir. Bu da gerçek yatırımın aslında bir evden ziyade bir yaşama yapıldığını gösterir.

